Karbon Kuyusu Nedir
Karbon Kuyusu
Karbon Kuyusu kısaca karbon yok eden ortamları ifade eder. Metan gazı (CH4) ve Karbondioksit (CO2) dünyamız üzerinde sera etkisi yapan iki karbon çeşididir. Malumdur ki dünyada karbon salınımının artması dünyamızı ısıttığı bilim çevreleri tarafından dile getiriliyor. Küresel ısınma olarak adlandırılan bu husus bir teori olarak halen yerini korumaktadır.Karbon kaynakları ve karbon kuyuları adında (sources and sinks) iki kavram var. Bunlar zıt kavramlardır.
Adından da anlaşılacağı üzere karbon kaynakları karbon salınımı yapan her türlü faaliyeti simgeler. Karbon kuyusu ise bu karbon emisyonunu yok etme ortamlarıdır. Yeryüzünde temel olarak 2 karbon kuyusu bulunuyor. Bunlar okyanuslar ve biyosferdir. Örneğin biyosferde-canlıların yaşadığı dünya katmanı- bulunan planktonlar ve bitkiler iyi birer karbon kuyusudur. Hemen hemen dünyada salınan karbonun %33 ü ormanlar tarafından yok edilmektedir. Bu nedenle ormanlar iyi bir karbon kuyusudur. (Carbon Sink) Bunun dışında güney kutbu okyanusları da %15 oranında karbonu yok etmekte.
Karbon salınımını azaltmayı bir anlamda teşvik eden Kyoto Protokolünün yürürlüğe girmesinden bu yana karbon kuyularının önemi hakkında halkın bilinci arttı.
Güney Kutbu Okyanus Çukurları Artık Karbondioksit (CO2) Ememiyor:
Science dergisinde yayınlanan araştırmaya göre, atmosfere salınan sera gazlarının yüzde 15’ini emen Güney Kutbu'ndaki okyanus çukurları, bu işlevlerini kaybetmeye başladı. Bu da, küresel ısınmanın daha da korkutucu boyutlara geleceği anlamına geliyor.
Küresel ısınma, Güney Okyanusu’nun karbondioksit (CO2) emilimini azaltıyor. Uluslararası uzmanlardan oluşan bir ekibin, 4 yıl boyunca yaptığı bir araştırma, gelecekte küresel ısınmaya yol açan karbondioksit oranının, tahmin edilenden daha yüksek olacağını ve küresel ısınmanın hızlanacağını ortaya koydu.
Antarktik Okyanus Artık CO2 Ememiyor
Araştırmaya göre, atmosfere salınan karbon gazının yüzde 15’ini emen Güney Kutup okyanusu, artık bu işlevini tam anlamıyla yerine getiremiyor.Bunun nedeni de küresel ısınmanın etkisiyle rüzgarların şiddetinin artması. Okyanuslardaki karbondioksitin büyük kısmı okyanus diplerinde bulunuyor. Kuvvetli rüzgarlar da, Antarktika kıtasını çevreleyen denizlerde, diplerdeki karbondioksit taşıyan suları yüzeye çıkarıyor. Yüzeydeki karbondioksit, yeniden atmosfere karışıyor ve atmosferdeki CO2 oranını artırıyor.
Sonuçta, atmosferdeki karbon gazı miktarının çoğalması, küresel ısınmayı yüzde 30’a kadar artırabilir. Araştırma, Antarktika’da sera etkisi yaratan gazların birikmesi ve ozonun azalmasıyla, hava akımlarının yoğunlaştığını göstermektedir. Bu yoğunlaşma da, CO2 nin emilim kapasitesini doyma noktasına getirerek, suda biriken karbondioksiti (CO2) açığa çıkardığını da gösterdi.
Ortada Ciddi Bir Durum Var
Araştırmanın katılımcılarından East Anglia Üniversitesi'nden Corinne Le Quere; “İlk kez iklim değişikliğinin, Antarktika Okyanusu’nun, havadaki karbondioksidi (CO2) emilim kapasitesinin doygunluğa ulaşmasından sorumlu olduğunu söyleyebiliriz, bu ciddi bir durumdur” dedi. Le Quere; “iklim değişimiyle ilgili tüm bilgi işlem modellerinin, bu olayın, bu yüzyıl süresince, yoğunlaşarak süreceğini göstermektedir” diye ilave etti.Bu araştırmaya katılanlardan Chris Rapley, 19. yüzyıldaki endüstri devriminin başlangıcından bugüne kadar, okyanusların, insanların faaliyetleri nedeniyle, atmosfere salınan 500 milyar ton karbonun yaklaşık dörtte birini soğurduğunu söyledi.
Atmosferdeki Sera Etkisi Ve Isınma Artacak
Bilimadamları, bu okyanusun, karbondioksit emiliminin azalmasının, tahmin edilenden 40 yıl önce ortaya çıktığına dikkat çekiyor.Yeryüzünde temel olarak 2 karbon kuyusu bulunuyor. Okyanuslar ve biyosfer.
Bilimadamları, okyanuslar, denizler, göller ve ormanların, insan faaliyetlerinden kaynaklanan CO2 salımının yaklaşık yarısını emdiğini, Güney Okyanusu’nun tek başına bu işlemin yüzde 15’ini yerine getirdiğini belirterek, bu okyanusun doyma noktasına ulaşmasıyla, atmosferde daha fazla CO2’nin kalacağını ve atmosferdeki sera etkisinin ve ısınmanın artacağını kaydettiler.
Uzmanlar, doğal yollarla emilimin zorlaştığına dikkat çekerek, atmosfere salınınan sera gazlarının oranının sınırlandırılmasının önemini vurguluyor.
Kaynak: ntvmsnbc