
Kehribar nedir?
Kehribar, eski çam ormanlarında çam ağaçlarının sakızımsı reçinesinin fosilleşmiş halidir. Kehribar ağacın özünden değil, reçinesinden oluşmaktadır. Bu aromatik reçine, çam ağaçların arasından akar ve sızar, ayrıca iç çatlakları ve yarıkları doldurur, daha sonra etraftaki tohumlar, yapraklar, uçuşan tüyler ve böcekler gibi kalıntıları kendine çeker. Reçine orijinal organik bileşiklerin doğal bir karışımı halinde zaman içinde fosilleşir. Açık sarı renkten kızıl renge kadar bu renk yelpazasinde değişik renklere bürünür. Kolay kırılabilir ve görüntüsü bir saydam bir taşı andırır.
Kehribar, yüzyıllardan beri süs eşyalarında en gözde sayılan taşlardan biri olarak benimsenmiştir.
Kehribar nasıl oluşur?
Kehribar, ağaç özütü değildir, fosilleşmiş bir reçinedir. Yoksa çam özütünü kurutsanız kehribar olmaz. Özüt, bir bitkinin damar sistemi boyunca dolaşan akışkandır; reçine ise, bitkinin epitel hücreleri yoluyla dış kanallarda salınan yarı katı şekilsiz organik maddedir. Reçinlerin uçucu kısmı doğal orman koşulları altında buharlaşır ve dağılır; bozulma ve çökelme koşullarına dayanır ve bozlmazsa, uçucu olmayan kısmı fosilleşir. Kehribarda deterpenik reçine asitleri, rezenler ve biraz uçucu yağ bulunur. Kehribar, milyonlarca yıl süren ve orijinal organik bileşiklerin, reçine içerisinde fosilleşmesi sonucunda oluşur.
Bitki neden reçine üretir?
Reçinenin neden üretildiği hususunda görüş ayrılıkları olmasına rağmen, bir bitkinin koruma mekanizması olduğu düşünülmektedir. Salgılanan reçine, böcekler ve mantarların ve diğer tehlikelirin yol açtığı hastalık ve yaralanmadan ağacı korumak için üretilir. Tıpkı bir yaranın kendini tamir etmesi gibi kırık bir daldan reçineler sızar ve kenidini tamir eder veya korur, özelliği itibariyle böcekleri çeken ve iten kokulara veya aromalara sahiptir. Olgun ağaçlarda, reçine, hızlı büyümeyle üretilen gerginlik nedeniyle kabuğun dik çatlaklarından da kolayca sızabilir. Bu da yine bir koruma mekanizmasıdır.
Baltık Kehribarı
"Baltık Kehribarı" olarak ta isimlndirilen bir kehraibar türü mevcuttur. İsmi, esasen bu kehribarın türetildiği bölgeye işaret eder ki orası Baltık Denizi çevresindeki arazidir. Şu anda bu bölgedeki iğne yapraklı ağaçların yüz binlerce ton kehribar ürettiği tahmin edilmektedir. Bu nedenle, dünyanın kehribarının yaklaşık % 90'ı Baltık Denizi kıyısındaki Rusya'nın küçük bir federal bölgesi olan Kaliningrad Oblast Bölgesinde bulunmaktadır. Bu kehribar rengi ile diğer alanlardan elde edilen kehribar rengi arasındaki en büyük fark, Baltık kehribarının yaklaşık %8 süksinik asittir. Bu nedenle Baltık bölgesinden kehribar da "sukinit" olarak anılır. Bu asitin içerdiği maddeler insanlar için anti-inflamatuar bir özellikte olmasından dolayı Baltık kehribarıda anti-inflamatuar özellikleri olan kimyasal bir yapıya sahiptir.
Kehribar denizden de çıkarılabilinmektedir. Özellikle İskandinav ve Polonya Baltık Denizi açıklarında. Bunlardan yine çam kaynaklıdır.
Kıta oluşumları sürecinde deniz çöküntüleri sonrası çam ağaçalarının olduğu bu bölgeler sular altında kalmış ve uzun seneler sonucu toplanan çam sakızı kütleleri deniz suyuyla sürüklenip gitmiştir. Bunlar üzerine çeşitli renkte deniz kumları ve çakıl taşlarının gelmesi ile özellikle 25 - 40 metre derinlikte mavi toprak olarak bilinen bir tabaka oluşmuştur. Bunlarda kehribar olarak addedilmektedir.
Kehribarın Kullanım Alanları
İnsanlar kehribarı çeşitli şekillerde ve binlerce yıldır farklı sebeplerle kullandı.
Her nekadar eskiden tıp alanında faydaları olduğuna inanılsa da kehribar bugün bu amaçla kullanılmaz. Ancak kehribarın ticaretini yapanlar bunu bir pazrlama aracı olarak kullanmaktadır.
Günümüzde kehribar dekoratif süs eşyası ve takı amaçlı olarak kullanılmaktadır.
1701 yılında, Prusya Kralı Frederick I , kehribar mozaikleri ve diğer süslü ayrıntılarla donatılmış duvar panelleri kullanılarak inşa edilmiş "kehribar bir odaya" sahipti .
Taş olağanüstü bir şekilde, eski Yunanlılar tarafından kötü ruhları önlemek ve sağlığı geliştirmek için kullanıldı. Yunanlılar, zamanın da birinin sağlığını iyileştirmek için bir şeyler yapmış olabilirler.
Kehribar ve Baltic kehribarı daha spesifik olarak bilinen analjezik ve anti-inflamatuar özellikleri nedeniyle zamanında ilaç olarak kullanılmış olabilir ve halen faydalarını elde etmek isteyenler tarafından bugün de takılarak kullanılmaktdır.
19. yüzyılda Rusların sigara içme aletlerinin kehribardan yapılmış ağızlık parçaları olduğu bilinmekte.
Birçok esnaf, tesbih, boncuklu kolye, bilezik ve diğer güzel takılar yapmak için kehribar taşı kullanmaktadır.
Ayrıca kehribarın içinde vücut bütünlüğü korunan böcek, yaprak ve çiçek kalıntıları adeta mumyalanmıştır. Bunların bazı örnekleri eski çağlar hakkında farklı bilgiler edinilmesini sağlayabilmektedir.
Ülkemizde kehribar genellikle gösterişli ve oldukça pahalı tespih yapımında kullanılmaktadır.