Sultan II. Bayezid Külliyesi - Edirne

01.05.2017
• Kultur • Ilginc • Tarih
beyazid külliyesi,beyazıt külliyesi,Bayezit Külliyesi,sultan Bayezid Külliyesi,edirne
Bayezid Külliyesi adında ülkemizde bir çok yerinde eser bulunmaktadır. Bu yazımızda Edirne ilimizde bulunan Bayezid Külliyesini tanıtacağız.

konum
Külliye Fatih Sultan Mehmet'in oğlu olan Sultan II. Bayezid tarafından yaptırılmış olup Bayezid Camii ile buna bağlı tıp medresesi ve şifahaneden oluşur.





Sultan Bayezid Camii ve külliyesi yapımına 1484 yıllarında başlandığı kaynaklarda geçmektedir. Yapımı yaklaşık 4 yıl sürmüş ve 1488 yılında bitmiştir. Mimar Hayreddin tarafından inşa edilmiştir. Müze görünümündeki külliyenin ana unsuru olan cami ön plana çıkmayı başarmıştır. Külliyenin tamamı 100 kadar kubbe ile kaplıdır. Caminin kubbesinin çapı yaklaşık 23 metredir. Külliyede bir medrese ve bir şifahane vardır.

Sultan 2. Bayezit külliyenin yönetimi için 160 dan fazla kişi görevlendirmiştir.
Külliyede, Tıp Medresesi' nde okuyan öğrenciler daha sonra hastahanelerde staj (intern) görüp yetişirlerdi. Ülkenin önde gelen alimleri Bayezit medreselerinde müderrislik bu günlerin ifadesi ile profesörlük yaparlardı.



şifa

Kullanılan Tedavi Yöntemi

O devirlerde Avrupa'da akıl hastalarına, ruhları şeytan tarafından ele geçirilmiş cismen insan olsalarda özünde insan olmayan varlıklar olarak görülür ve tedavi edilmez yakılarak veya işkence edilerek ruhları şeytandan kurtarılmaya çalışırıdı. Yani burada empati yapılıp o devirlerde Avrupa'da meczup olduğunuzu bir düşünsenize. Medeniyetin merkezi Osmanlı'da ise onlar sadece birer hastaydı (meczûb) . İşte Bayezit külliyesine bağlı şifahanede de daha çok akıl ve ruh hastaları tedavi görürdü. Tedavi de su ve kuş sesleri, müzik, çiçekler, çeşitli av etleri ve ilaçlar kullanılırdı.

Şifahanenin başlıca tedavi aracı müzikti. Hastaları müzikle tedavi etmek için şifahanede hanende (şarkı söyleyen) ve sazende (çalgı çalan) görevleri ile görevli 10 kişi bulunurdu. Çalgılar arasında ney, muskar, keman, cenk,santur ve ud gibi müzik aletleri kullanılırdı.
Tedavide çiçeklerden de yararlanılırdı. Hasta olsun olmasın çiçeklerin rengi ve kokusu ile birlikte insan psikolojisi üzerinde olumlu tesirleri bulunmaktaydı. En çok kullanılan çiçekler sümbül, lâle, reyhan, karanfil, şebboy, nesrin, yasemin, deveboynu, zerrin idi.



Eczane

Şifahanenin eczane kısmı da adeta bir ilaç fabrikası gibi işlerdi . Haftanın belli günlerinde eczaneden ihtiyaç sahiplerine ücretsiz ilaçlar verilirdi.İlaçlar için büyük bir hammadde stoku bulundurulurdu. Sultan 2. Bayezit eczanede herkesin görebileceği yere bir yazı astırmış ve demiştir ki; muhtaç olmadığı halde her kim bu eczaneden ilaç alır da ticaret maksadı ile kullanırsa o kimse sakat kalıp fakir düşsün . Bu duanın etki alanına girmekten çok korkulduğu için fakir olmayanlar kimseler bedava ilaç almaktan çekinirlerdi.

1652 yılında Edirne’yi ziyaret eden Evliya Çelebi, külliyeden şu şekilde bahsetmiştir:


"Orada bir darüşşifa vardır ki dil ile tarif edilmez ve kalemler ile yazılmaz” diye bahseder. Ünlü gezgin Evliya Çelebi, ayrıca külliye için şu ilginç tanımlamaları kullanmıştır: “Böyle dikkat ve özenle yapılmış şifa yurdunun anlatılan odalarında, çeşitli hastalıklara tutulmuş zengin ve fakir, ihtiyar ve genç doludur. Bazı odalarda ilkbaharda delilik mevsiminde Edirne’nin aşk denizi derinliğine düşmüş sevdalı aşıklar çoğalıp, hekimin emriyle bu tımarhaneye getirilerek altın ve gümüş yaldızlı zincirlerle kerevetlerine takılıp, her biri aslan yatağında yatar gibi kükreyip yatarlar. Kimisi havuz ve şadırvanlara bakıp kalender hülyası kabilinden sözler eder, nicesi dâhi o kemerli kubbenin etrafında olan gülistan ve bağ ve bostan içindeki binlerce kuşların cıvıltılarını dinleyip, delilerin perdesiz ve ölçüsüz sesleriyle feryada başlarlar."

akkerman kalesi

Külliye, o zamanlarda Ukraynada fethedilen Akkerman Kalesinde ele geçirilen ganimetlerle (hazinede bulunan altınlarla) inşa ettirilmiştir.